SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

HARAC – İMARA – FEY’ BAHSİ

<< 3065 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنِي هَارُونُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ قَالَ مُحَمَّدُ بْنُ الْحَسَنِ الْمَخْزُومِيُّ مَا لَمْ تَنَلْهُ أَخْفَافُ الْإِبِلِ يَعْنِي أَنَّ الْإِبِلَ تَأْكُلُ مُنْتَهَى رُءُوسِهَا وَيُحْمَى مَا فَوْقَهُ

 

Muhammed b. el-Hasen el-Mahzumî (bir önceki 3064. hadisi şöyle) rivayet etti. (Ben sana) deve ayaklarının erişemediği yerleri (ikta yoluyla verebilirim. Hz. Nebi bu sözüyle) demek istiyor ki: Develer başlarının erişebildiği yerler(dek)i (otları) yerler. Başlarının yukarısı mahfuz kalır.

 

 

İzah:

Develer bir yere ayaklan üzerinde giderler, oraya ayaklanyla erişirler. Bu bakımdan bu hadis-i şerifte, Hz. Nebi kendisinden erak ağaçlarıyla kaplı olan bir araziyi isteyen Hz. Ebyâz'a "de­velerin ayaklan üzerinde varıpta ağızlarının erişemediği ormanları yahutta uzaklığından dolayı develerin varamadıktan yerleri verebilirim. Develerin ra­hatlıkla vanp otlayabildikleri yerleri vermem” cevabını vermiştir. Develer erak ağacına yetişebildiklerine göre bu hadis "içerisinde erak ağacı bulunan hiçbir arazi şahıslara verilemez." anlamına da gelebilir. Bu hadis-i şerif hak­kında Hattâbî şöyle diyor:

 

Bu ifade, ormanlık bir araziyi ihya ederek oraya sahip olan bir kimse­nin, o arazi üzerindeki ormana sahip olamayacağı anlamına gelir.

 

Çünkü hadis-i şeriften sözkonusu arazinin ilk defa ihya edildiği sırada üzerinde erak denilen misvak ağaçlarının bulunduğu, bu sebeple de Hz. Pey­gamberin develerin yayılabileceği bu ormanlık araziyi kendinden isteyen şahsa vermekten kaçındığı anlaşılıyor.

 

Fakat bir araziyi ihya eden kimse, daha sonra bu arazi üzerinde meyda­na gelen otlara ve ağaçlara sahip olur. Onlar üzerinde dilediği şekilde tasar­ruf eder. Bu hadisin ravisi Muhammed b. Hasen hadis uydurma suçuyla it­ham edilmiştir.